Korku nöbeti olarak da tanımlanabilen panik atak, gerçekte hiçbir tehlike bulunmamasına karşın kişinin kendini tehlikeli bir durum içerisinde hissetmesine, bunun sonucunda heyecanla tepki verip korku hissetmesine neden olan psikolojik bir durum olarak tanımlanabilir.
Kişi birdenbire ortaya çıkan ve zaman zaman tekrarlayan bu durum nedeniyle kendini sıkıntılı bir durumda ya da dehşet içinde bulabilir. Giderek şiddeti artan korku nöbetleri ortalama 10 dakika içinde en şiddetli düzeye erişir. Yaklaşık 5 ila 30 dakika süren panik atak, bu süre sonunda kendiliğinden geçer.
Panik atak şiddetli fiziksel belirtilere yol açar. Panik atak varlığında kişi aşırı derecede korku içinde ve kaygılı hisseder. Genellikle kalp çarpıntısı, göğüs üzerinde baskı ve solunum güçlüğü gibi belirtilere neden olan panik atak sırasında kişi yoğun bir ölüm korkusu duyar.
Pek çok kişinin hayatı boyunca bir ya da iki kez panik atak yaşaması normal kabul edilmekle birlikte tekrarlayan panik ataklar ve kişinin yaşadığı bu deneyimin tekrarlayacağını düşünmeden duramaması ise panik bozukluk olarak adlandırılır.
Panik atak her ne kadar gerçekte bir tehdit unsuru olmasa da, kişi tehlikede ya da zor durumda olduğunu düşünerek kaygı duyabilir ve korku hissedebilir. Ortada herhangi bir tehlike olmamasına karşın kişinin vücudu gerçekten büyük bir tehlikeyle karşı karşıya kalmış gibi tepki verir. Bu rahatsızlığın nedeni kişide sempatik sistemin devreye girerek “kaç ya da savaş” tepkisi oluşmasına yol açmasıdır.
Panik atak nabız artışı, nefes darlığı, çarpıntı, baş dönmesi ve mide bulantısı gibi fiziksel değişimlere neden olabilir. Kişi bunun sonucunda kalp krizi gibi çok ciddi bir sağlık sorunuyla karşı karşıya kaldığını ve ölmek üzere olduğunu düşünür.
Panik atak genellikle stres seviyesinin yoğun olduğu dönemlerde ortaya çıkar. Ancak ortada hiçbir sorun yokken de oluşabilir. Kişi panik atak sonrası sakinleşip eski hâline dönse de, o an yaşadığı tecrübenin neden olduğu olumsuz etki üzerinde kalır.
Yaşadığı korku dolu anın ve o anda yaşadığı bedensel tepkilerin tekrarlanacağını sürekli düşünüp buna dair beklentiye girer. Panik atak geçirme korkusu olarak da tanımlanan bu durumda panik bozuk varlığından söz etmek mümkündür.
Panik atak tedavisi amacıyla çeşitli medikal ilaçlar ve psikoterapi tekniği kullanılabilir. SSRI, SNRI ve benzodiazepin türü ilaçlar hastalığın tedavisi amacıyla kişiye özel reçete edilebilir. İlaç kullanımının ardından kişi kendisini iyi hissetse de, ilaç kullanımına devam edilmesi gerekir.
İlaç dozunun düşürülmesi ya da ilaç kullanımının tamamen bırakılması ise sadece hekim kontrolünde gerçekleştirilebilen bir durumdur. Panik atak tedavisinde bazı vakalarda ilaçla birlikte bazen de tek başına psikoterapiden faydalanılabilir.
Bilişsel davranışçı terapi kapsamında kişiyle panik atak sırasında neler yapabileceği, bu durumla nasıl başa çıkabileceği ve panik atakların nasıl önlenebileceği hakkında konuşulur. Bilişsel davranışçı terapi panik atak tedavisinde son derece etkili bir yöntem olup kişinin panik ataklardan tamamen kurtulmasına yardımcı olabilir.
Panik Atak Belirtileri Nelerdir?
Panik atağın en belirgin özelliği, ne zaman başlayacağının ve ne zaman sonlanacağının kestirilemiyor olmasıdır. Korku ve panik hâli aniden başlayıp genellikle ilk 10 dakikada en üst seviyeye ulaşır. Ortalama 15 dakika içinde sona erer. Kadınlarda görülme sıklığı erkeklere göre daha fazla olan panik atağın öne çıkan belirtileri şu şekilde sıralanabilir:
Nabzın hızlanması
Göğüste baskı hissi oluşması
Kontrolü kaybetme hissi
Bayılma hissi
Baş dönmesi
Nefes darlığı
Boğulma hissi
Baş ağrısı
Kusma
Mide bulantısı
Terleme
Ağız kuruluğu
Sıcak basması
Terleme
Uzuvlarda karıncalanma ve uyuşukluk hissi
Aklı yitirme hissi
Kalp krizi geçiriyor hissi
Ölüm korkusu
Panik Atak Neden Olur?
Panik atak genellikle ortada herhangi bir belirgin neden olmadan gelişen bir durumdur. Ancak atakların gelişmesinde rol oynayan çeşitli faktörler vardır. Stres düzeyinin çok yüksek olması, genetik etkenler, çocukluk döneminde ya da yakın dönemde yaşanan travmatik olaylar, uyuşturucu madde, sigara ve kafein kullanımı ile olumsuz duygulara yatkınlık panik atak riskini artıran faktörler arasında sıralanabilir.
Bunlara ek olarak obsesif kompulsif kişilik bozukluğu, agorafobi ve travma sonrası stres bozukluğu gibi psikolojik rahatsızlıklar da panik atak oluşumunu tetikleyebilir.
Panik Atak Nasıl Kontrol Altına Alınır?
Panik atak kişide kaygı ve korkuya yol açar. Ancak kişinin bu belirtilerin varlığına gerçekten tehlike altında olup olmadığını fark etmesi son derece önemlidir. Endişeye kapılmamak, bu yaşananların ve vücutta meydana gelen farklılıkların panik ataktan kaynaklandığını fark etmek kritik bir önem sahiptir. Kişi bu süreçte nefesine odaklanmalı, burundan yavaşça derin nefes alıp beşe kadar saydıktan sonra ağızan yavaşça vermelidir.
Ortam müsaitse gözlerini kapatıp uyaran etkisini azaltmalı, elin ya da ayağın değdiği nesneye odaklanmalıdır. Bu tür durumlar kişinin sakinleşmesine yardımcı olabilir. Bu süreçte vücut kaslarını sırasıyla sıkı bir şekilde kasmak ve gevşetmek fayda sağlayabilir.
Panik Atak Tanısı Nasıl Koyulur?
Kişi panik atak şikayetiyle hekime başvurduktan sonra hekim tarafından atakların sıklığı, atak sırasına neler hissettiği ve bu durum nedeniyle hayatında ne gibi olumsuzluklar uyana geldiği sorgulanır. Ailede panik atak öyküsü olup olmadığı araştırılır.
Bazı durumlarda diğer olası sağlık problemlerini ekarte etmek gerekebilir. EKO, EKG ve efor testi gibi testlerle kalp sağlığı değerlendirilir. Yaşanan durumun psikolojik kaynaklı olması halinde tanı netleştirilerek en uygun tedavi yöntemi uygulanmaya başlar.
Panik Atak Nasıl Oluşur?
Panik atak, ortada tehlikeli bir durum olmamasına karşın kişinin kendini tehlikede hissetmesine neden olur. Yaşam kalitesini önemli ölçüde etkileyebilen bir psikolojik rahatsızlık olarak bilinir.
Normalde hisselin korku duygusu, kişinin hayatını güven içerisine sürdürmesi açısından gereklidir. Kişi gerçekten tehlikeli bir durumla karşı karşıya kaldığında ortaya çıkan korku hissi, vücuttaki sempatik sistemin devreye girmesini sağlar. Bunun sonucunda kişi kaçar ya da tehlikeyle savaşır.
Sempatik sinir sistemi devreye girince kişinin solunumu ve kalp atışları hızlanır. Kişi kendi kalp atışlarını hissetmeye başlar. Nabız hızlanınca tansiyon yükselir ve vücuda daha fazla kan pompalanır. Ateş basması, titreme ya da terleme gibi hisler ortaya çıkar. Beyindeki kan ve oksijen miktarı değişince kişi kendisini tuhaf ve kontrolünü kaybetmek üzereymiş gibi hissedebilir. Bu durum 5 ila 30 dakika sürmekle birlikte kişi yaşananlardan fazlasıyla etkilenir.