Skip to content Skip to footer
Napelda Psikoloji

TSSB (Travma Sonrası Stres Bozukluğu)

tssb
İçindekiler

Travma Sonrası Stres Bozukluğu Nedir?

Çeşitli travmatik olayların ardından görülen travma sonrası stres bozukluğu, kişilerin fiziksel ve psikolojik varlığını sarsan bir durumdur. Bazı bireylerin travmatik olaylardan sonra geliştirdiği bir sağlık sorunu olarak tanımlanabilir. Herhangi bir travmanın ardından kişinin korkması, son derece olağan bir durumdur. Aslında korku, kendini olası zararlardan korumak için vücudun verdiği bir tepkidir. Bu durumda kan basıncında artış, bazı hormonların salınması, uyanıklık, nefes alışın ve kalp atışının hızlanması gibi değişiklikler yaşanabilir. Pek çok kişi zaman içerisinde bu semptomlardan kurtulsa da, travma sonrası stres bozukluğu bulunan kişiler olayın ardından da stresli ve korkmuş hissedebilir.

Travmatik olaylar yaşayan kişilerin büyük bir kısmı, bu durumla başa çıkmada ve geçici olarak uyum sağlamada zorluklar yaşayabilir. Semptomların giderek kötüleşmesi, aylar ya da yıllar boyu devam etmesi durumunda travma sonrası stres bozukluğundan şüphelenilmesi mümkündür. Travma sonrası stres bozukluğu, doğru tedavi yöntemlerinin uygulanmasıyla giderilebilir.

Travma sonrası stres bozukluğu bulunan bireyin yakınları da tüm süreç boyunca destek olmalıdır. Bu süreç dahilinde, travma sonrası stres bozukluğu yaşayan kişinin yaşadığı duygusal travmayı ve acıyı anlamak, onların yanında olduğunu hissettirmek çok önemlidir. Bunun için kişinin deneyimlerini dinlemek, hissettiklerini ciddiye almak ve bunlara saygı göstermek önemlidir. Aynı şekilde güvende olmalarını sağlamak ve terapi almaları konusunda yönlendirme yapmak da iyileşme sürecinde ihmâl edilmemesi gereken unsurlardır.

Travma Sonrası Stres Bozukluğu Neden Olur?

Travma sonrası stres bozukluğu, travmaların ardından her yaş grubundaki bireylerde gelişebilir. Pek çok farklı nedene bağlı olarak gelişebilen TSSB’nin en sık görülen nedenleri şu şekilde sıralanabilir:

  • Travmanın şiddetine bağlı olmak kaydıyla, yaşan stresli deneyimler
  • Depresyon ya da anksiyete gibi ailede görülen genetik zihinsel sağlık riskleri
  • Kişilerin karakter ve kalıtsal özellikleri
  • Vücudun strese tepki olarak salgıladığı hormonların ve kimyasalların beyin tarafından düzenlenme şekli
  • Travmanın uzun süreli ve yoğun bir şekilde yaşanması
  • Yaşamın erken dönemindeistismar başta olmak üzere çeşitli travmatik olaylar yaşanmış olması
  • İlk müdahale ekipleri ya da askeri personel gibi travmatik olaylar maruz kalınması

Travma Sonrası Stres Bozukluğu Riskini Arttıran Faktörler Nelerdir?

Travma sonrası stres bozukluğu gelişiminde pek çok farklı risk faktörünün rol oynadığı bilinmektedir. Bu faktörler her bireyde farklılık gösterdiği gibi TSSB’nin ortaya çıkışında birden fazla faktörün etkisi olabilir. Aynı zamanda, travmatik olay geçiren kişilerin hepsinde TSSB gelişmeyebilir. TSSB risk faktörlerinden bazıları şu şekilde sıralanabilir:

  • Travmanın şiddeti ve yoğunluğu TSSB riskiyle doğrudan bağlantılıdır.
  • Travmatik olaylara karşı daha duyarlı olmaları nedeniyle çocuklar, genç yetişkinler ve kadınlarda TSSB riski daha yüksektir.
  • Kişinin daha önce depresyon, anksiyete ya da bir başka ruhsal bozukluk yaşamış olması TSSB riskini artıran faktörlerden biridir.
  • Aynı şekilde aile üyelerinde psikiyatrik bozukluk ya da TSSB öyküsü olması riski artıran faktörler arasında yer alır.
  • Travmatik olayların ardından yeterli sosyal destek alınamaması, travma sonrası stres bozukluğu riskinin artmasına neden olabilir.
  • Travma sonrası stres bozukluğu riskini artıran diğer bir unsur, kişinin sorunlarla başa çıkma becerilerinin zayıf olmasıdır. 
  • İlk travmatik olayın ardından başka travmatik olaylar yaşanması durumunda travma sonrası stres bozukluğu gelişmesi riski artabilir.
  • Kişinin kendine ya da başkalarına yönelik fiziksel zarar görmesi nedeniyle TSSB riskinin artması mümkündür. 
  • Dürtüsellik, düzensizlik ve olumsuz düşünce kalıpları gibi kişilik özelliklerine sahip olan kişilerde travma sonrası stres bozukluğu görülmesi riski daha fazladır.

Travma Sonrası Stres Bozukluğu Nasıl Önlenir?

Kişinin maruz kaldığı travmatik bir olayın ardından ortaya çıkan travma sonrası stres bozukluğu temelde bir anksiyete bozukluğu olarak kabul edilir. Travma sonrası stres bozukluğu; doğal afetler, istismar, ciddi bir kazada yaralanma, ölüm ve savaş gibi pek çok farklı travmatik olaydan kaynaklanabilir.

TSSB’li kişiler söz konusu travmatik olayı hatırlatan çeşitli uyaranlar karşısında yoğun kaygı ve korku hissi, konsantrasyon güçlüğü, kolayca korkmak ve sinirlenmek, uykusuzluk gibi çeşitli belirtiler gösterebilir. Travma sonrası stres bozukluğunun belirtileri uzun süre devam edebilir, ayrıca kişinin normal hayata dönüşünü önleyebilir.

Travma sonrası stres bozukluğunun tamamen önlenmesi mümkün olmamakla birlikte azaltılması için uygulanabilecek bazı yöntemler vardır:

  • Kişi kendini güvende hissetmesini sağlayacak bir çevre yaratmalı ve destekleyici insanlarla iletişim kurmalıdır.
  • Yeterli ölçüde dinlenmeye, uyumaya, düzenli egzersiz yapmaya ve sağlıklı beslenmeye özen göstermelidir.
  • Travmatik olaylar hakkında bilgi edinmeli ve bu tür olayların doğal bir parçası olduğunu kabul etmelidir.
  • Stresle başa çıkmasını sağlayacak etkili yöntemler öğrenmelidir. Bu kapsamda, meditasyon ya da nefes çalışmaları gibi rahatlama tekniklerinden faydalanılabilir. 
  • Travmatik durumlarla karşı hazırlıklı ve her zaman kriz durumlarına yönelik bir plana sahip olunmalıdır.
  • Travmatik bir olay yaşanması durumunda uzmanlardan destek alınmalıdır.
  • Alkol ve madde kullanımı TSSB belirtilerini kötüleştirebildiğinden bu tür zararlı alışkanlıklardan uzak durulmalıdır.

Travma Sonrası Stres Bozukluğu Belirtileri ve Tipleri Nelerdir?

Travma sonrası stres bozukluğu belirtileri, genellikle travma yaşandıktan 1 ay kadar sonra görülmeye başlasa da, olayın üzerinden yıllar geçtikten sonra da ortaya çıkabilir. TSSB belirtileri kişinin iş yaşamında, sosyal yaşamında ve başkalarıyla olan ilişkilerinde önemli sorunlar yaşamasına neden olabilir. Bu belirtiler nedeniyle kişiler günlük rutinlerinin yerine getirme sürecinde zorluklarla karşı karşıya kalabilir.

Travmatize olan pek çok kişi kısa süreli semptomlar yaşar, nadir olarak ise semptomlar kronik hâle gelebilir. Bazı kişiler ortalama 6 ay içerisinde iyileşmeye başlarken, bazı kişilerde çok daha uzun süreler boyunca semptomlar görülebilir.

Diğer yandan travma sonrası stres bozukluğu yaşayan bireylerin her biri korkutucu olaylar yaşamak zorunda değildir. Bunların yanı sıra sevilen birinin ani ölümü gibi olaylara bağlı olarak da travma sonrası stres bozukluğu belirtileri yaşanabilir. Bu semptomların travma sonrası stres bozukluğu olarak adlandırılması için söz konusu belirtiler en az 1 ay boyunca devam etmeli, aynı zamanda kişilerin günlük yaşamı üzerinde olumsuz etkilere neden olmalıdır. Travma sonrası stres bozukluğu belirtileri temel olarak 4 farklı kategori altında sınıflandırılır.

Aşırı Uyarılma

Aşırı uyarılma nedeniyle yoğun duygusal ve fiziksel belirtilerin ortaya çıkması söz konusu olabilir. Kişilerin, bazı uyaranlara bağlı olarak travmatik olayı yeniden yaşaması mümkündür. Aşırı uyarılma belirtileri aşağıda sıralanmıştır:

  • Kolayca ürkmek ya da korkmak
  • Olası bir tehlikeye karşı her zaman tetikte olmak
  • Odaklanmada zorluk yaşamak
  • Uyku sorunları yaşamak
  • Çok fazla alkol almak ya da çok hızlı araç kullanmak gibi kendine zarar verebilecek davranışlarda bulunmak
  • Sinirlilik hâli, öfke patlamaları ve saldırgan davranışlar
  • Şiddetli suçluluk ve utanç duygusu hissetmek 

6 yaşından küçük olan çocuklarda görülebilecek belirtiler şu şekilde sıralanabilir:

  • Travmatik olayın ya da bu olayın çeşitli yönlerinin oyun yoluyla yeniden canlandırılması
  • Travmatik olayı içeren ya da içermeyen korkutucu rüyalar görülmesi
  • Konuşmayı unutma ya da konuşmama hâli
  • Bir ebeveyne ya da yetişkine olağan dışı bağlılık geliştirilmesi

Hatırlama (Yeniden Yaşama)

Travmatik bir olayın hatırlanan ve yeniden yaşanan anıları kişilerin rahatsız olmasına neden olabilir. Bunun sonucunda kişiler olayları sürekli olarak yeniden yaşıyor gibi hissedebilir. Söz konusu geri dönüşler dolayısıyla uyumada sorun yaşayabilir, kâbuslar ya da üzücü rüyalar görebilir. Travmatik olayı hatırlarken ise bu duruma karşı şiddetli fiziksel ya da duygusal tepkiler gösterebilir.

Kaçınma

Travmatik bir olayın ardından kişiler, bu olayı anlatmaktan ya da düşünmekten kaçınabilir. Ayrıca olayın yaşandığı yerden, insanlardan ve herhangi bir etkinlikten kaçınma eğilimi gösterebilir. Örneğin, araç kullanırken kaza yapan bir kişinin, travma sonrası stres bozukluğu nedeniyle yeniden araç kullanmaktan kaçınması söz konusu olabilir.

Fiziksel ve Duygusal Tepkilerde Değişiklik

Travmatik bir olaya verilen fiziksel ve duygusal tepkiler şu şekilde sıralanabilir:

  • Geleceğe ilişkin umutsuzluk
  • Yakın ilişki kurma zorluğu
  • Kişinin kendisi, çevresindeki kişiler ve dünyaya hakkında olumsuz düşüncelerinin olması
  • Kişinin kendini ailesinden ve arkadaşlarından kopuk hissetmesi
  • Daha önce zevk alınan etkinliklere karşı ilginin kaybedilmesi
  • Kişinin kendini duygusal açıdan uyuşmuş hissetmesi
  • Olumlu duygular yaşama konusunda zorluklar çekilmesi

Travma Sonrası Stres Bozukluğu Nasıl Teşhis Edilir?

Travma sonrası stres bozukluğunun teşhis edilmesi sürecinde, öncelikle fiziki muayene gerçekleştirilir. Bunun nedeni, bireyde yaşanan belirtilere neden olabilecek tıbbi bir sorun olup olmadığını tespit edebilmektir. Buna ek olarak semptomların ortaya çıkmasına neden olan olayı ya da olayları tartışmak üzere psikolojik değerlendirme yapılır.

Travma tanısı kişi özelinde yaşanan deneyimlere ve semptomlara dayanarak konulur. Kişi hayatında ciddi bir tehdit, fiziksel ya da zihinsel acı veya kontrolsüz bir durumla karşılaştığında travma ortaya çıkabilir. Ancak her stresli olayın travmatik olmadığı açıkça söylenebilir. Bu olaydan nasıl etkileneceği, kişinin yaşam öyküsü başta olmak üzere pek çok farklı faktöre göre belirlenir.

Kişi travma sonrası stres bozukluğu semptomlarından birini ya da daha fazlasını deneyimliyorsa,  bu durum travma geçirmiş olabileceği şeklinde yorumlanabilir. Anksiyete, korku, kâbus, duygusal yavaşlık, dikkat toplama güçlüğü, depresyon, panik atak, uykusuzluk, olayı yeniden yaşama hâli, unutkanlık ve sinirlilik travma sonrası stres bozukluğu semptomları arasında sıralanabilir. 

Diğer yandan, travma sonrası stres bozukluğu semptomları sadece travmayla ilişkili olarak ortaya çıkmaz. Uzman değerlendirmesinin temel nedeni, şikâyetlerin altında yatan nedenin travma sonrası stres bozukluğu mu yoksa bir başka sorun mu olduğunu tespit etmektir.

Normal şartlar altında, travma sonrası stres bozukluğu tanısı konulması için kişinin travmatik bir olaya maruz kalması gerekir. Bu maruziyetin birden fazla türü vardır. Bazı kişiler travmatik bir olayı doğrudan deneyimlerken, bazı kişiler başkalarının yaşadığı travmatik olaya şahsen tanık olabilir. Yakın olduğu bir bireyin travmatik bir olayla karşılaştığını ya da tehdit altında kaldığını öğrenebilir veya travmatik olayların açık detaylarına tekrar tekrar maruz kalabilir.

Kişinin yaşadığı sorunlar, herhangi bir yolla travmatik bir olaya maruz kaldıktan sonra bir aydan daha uzun süre devam ederse, sosyal yaşamda işlev görme becerisinde ciddi sorunlar ve engeller ortaya çıkarsa, kişinin çalışma ortamını ya da ilişkilerini olumsuz yönde etkilerse travma sonrası stres bozukluğu tanısının konulması söz konusu olabilir.

Travma Sonrası Stres Bozukluğu Nasıl Tedavi Edilir?

Travma sonrası stres bozukluğu tedavisinin amacı, kişinin hayatı üzerinde bir kontrol duygusu kazanmasına yardımcı olmaktır. Travma sonrası stres bozukluğu tedavisinde öncelikli olarak kullanılan yöntem psikoterapidir. Psikoterapiye destek olmak için ilaç tedavisinden faydalanılması söz konusu olabilir. Bu tedavi yöntemlerinin bir arada uygulanması sayesinde; bireyin semptomlarıyla başa çıkma becerisi geliştirmesi, kendisi, diğer insanlar ve dünya hakkında daha iyi düşüncelere sahip olması, belirtilerin yeniden ortaya çıkması hâlinde bunlara nasıl baş edeceğini öğrenmesi, depresyon ya da anksiyete gibi travmatik deneyimlerle ilgili diğer sorunların tedavisi, alkol ve uyuşturucu gibi zararlı alışkanlıklardan kaçınması sağlanabilir.

Travma sonrası stres bozukluğu tedavisinde öncelikli olarak psikoterapi yöntemine başvurulur. Travma sonrası stres bozukluğu belirtileri gösteren yetişkinleri ve çocukları tedavi etmek için konuşma terapisi olarak da adlandırılan çeşitli psikoterapi yöntemlerinden faydalanılabilir. 

Bir konuşma terapisi olan bilişsel davranışçı terapi, kişinin sorunlu düşünce ve davranışlarının tanınmasını, bunların düzeltilmesini hedefler. Bireyin takılı kaldığı düşünme yollarını, örneklendirmek gerekirse kendisiyle ya da travmatik olayların yeniden olması riskiyle ilgili olumsuz inançlarını tanımasına yardımcı olan bir süreçtir. Travmatik olayların ardından kişinin kendini suçlaması ya da olayın ardından kimseye güvenememesi gibi sorunlu düşünce ve davranışlar bilişsel davranışçı terapi ile düzeltilebilir.

Travma sonrası stres bozukluğu tedavisi sürecinde bilişsel davranışçı terapi genellikle uzun süreli maruz bırakma terapisi ile birlikte uygulanır. Uzun süreli maruz bırakma terapisinde, kişinin yaşadığı travma, güvenli bir ortamda yeniden canlandırılır. Bu saeye bireyin korkuları ve endişeleriyle güvenli bir şekilde yüzleşmesi sağlanır. Birey korku ve endişeleriyle baş etmeyi öğrenebilir, olumsuz duygulardan arınabilir. Özellikle olayları tekrar tekrar yaşayan ve kabuslarından etkilenen kişiler için uzun süreli maruz bırakma terapisi fayda sağlayabilir.

EMDR (Göz Hareketleri ile Duyarsızlaştırma ve Yeniden İşleme) travma sonrası stres bozukluğu tedavisine yönelik olarak kullanılan etkili bir yaklaşımdır. EMDR kapsamında uzun süreli maruz kalma terapisinin kişinin travmatik anılarını işlemesine ve bunlara verdiği tepkiyi değiştirmesine yardımcı olan bir dizi göz hareketi, rehber yardımıyla birleştirilir.

Psikodinamik terapi, kişilerin içinde bulunduğu olumsuz duyguların neden olduğu kısırdöngüden çıkmasına yardımcı olur. Kişi yüzleşmek istemediği duygularla karşı karşıya gelerek bunlarla başa çıkma yollarını öğrenir. 

Grup terapisi, aynı ya da benzer travmatik olayları yaşamış olan kişileri bir araya getirir. Bu sayede; kişiler duygu, düşünce ve korkularını birbiriyle paylaşabilir. Aynı zamanda uzman terapistler, bireyin stresli durumlarla ve hayatındaki stresle başa çıkmasını sağlayacak stres yönetimi becerileri geliştirmesine yardımcı olur. Tüm bu yaklaşımlar sayesinde kişi travmatik olayın ardından ortaya çıkan kalıcı korkuyu kontrol edebilir. 

Travma sonrası stres bozukluğu tedavisi kapsamında, belirti ve semptomları iyileştirmek için antidepresanlar ve anti-anksiyete ilaçları gibi ilaçlar kullanılabilir. Antidepresanlar kişinin depresyon ve anksiyete semptomlarıyla başa çıkmasına yardımcı olur. Ayrıca uyku problemlerinin ve konsantrasyonun iyileştirilmesine katkıda bulunur. Anti-anksiyete ilaçları ise şiddetli anksiyetenin ve buna bağlı sorunların giderilmesi amacıyla kullanılabilir. 

Travma sonrası stres bozukluğu, tedavi edilmemesi hâlinde ciddi sonuçlar doğurabilir. TSSB sendromları kişinin günlük yaşantısını olumsuz yönde etkileyebilir. İş, okul ya da ilişkilere ilişkin sorunlar ortaya çıkabilir. Bunun yanı sıra travma sonrası stres bozukluğu semptomları bulunan kişiler depresyon, kaygı ve intihar düşünceleri gibi çeşitli ruh sağlığı sorunlarına daha yatkın olur.

Tedavi edilmemesi hâlinde travma sonrası stres bozukluğu, fiziksel sağlık sorunları yaşanmasına da neden olabilir. Kişinin bağışıklık sistemi zayıflayabileceği gibi baş ağrısı gibi kronik ağrılar ve kalp hastalığı gibi fiziksel rahatsızlıklar yaşanabilir. Kişinin travma sonrası stres bozukluğu semptomlarına maruz kalmaya devam etmesi, uzun vadeli beyin hasarı ve hafıza sorunları oluşmasına neden olabilir.

Bu tür sorunlar yaşanmaması ve semptomlar ortadan kaldırılarak kişinin yaşam kalitesinin optimize edilmesi için travma sonrası stres bozukluğu semptomları görüldüğünde uzman desteği alınmalıdır. Travma sonrası stres bozukluğuna yönelik tedavi erken dönemde başlatıldığında, semptomların şiddetinin azaltılması ve hastalığın ilerlemesinin önlenmesi mümkün olabilir.